BARTIN ÜNİVERSİTESİ

image/svg+xml
image/svg+xml

Bartin Üniversitesinde 4+4+4 Egitim Sistemi Konusuldu

Yayın Tarihi : 20/04/2012

Bartin Üniversitesi Egitim Fakültesi tarafindan “Egitim Sisteminde Yapilanma (4+4+4)” konulu bir panel düzenlendi. Panelin baskanligini Bartin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan yapti. Panele Egitim Fakültesi Dekani Prof. Dr. Firdevs Günes, Edebiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Ismet Emre, Egitim Fakültesi Egitim Bilimleri Bölümü Baskani Doç. Dr. Nuriye Semerci panelist olarak katildi.

Günümüzde çocuklar, iki yasinda okuma yazma ve matematik ögreniyor.
Panelde konusan Egitim Fakültesi Dekani Prof. Dr. Firdevs Günes, “Günümüz egitim arastirmalari; teknolojik gelismelerin ögrencilerin düsünme, anlama, sorgulama ve ögrenme becerilerini giderek artiracagi, ögrenme ve anlama düzeyinin yükselecegi, gelecegin ögrencilerinin on kat daha akilli olacagi öngörüsünde bulunmaktadir.” dedi. Yeni egitim programlarinda eski teori ve yaklasimlarin yer almadigini söyleyen Prof. Dr. Günes, "Pavlov’un köpek, Thorndike’in kedi, Skinner’in fare ve güvercin deneylerinden elde edilen bilgiler artik kullanilmiyor. Piaget’in zihinsel gelisim modeli kullanilmiyor. Piaget, altmis yil önce yaptigi arastirmalara göre çocuklarin, yedi yasinda matematik ögrenebilecegini, on bir yasinda soyutlama yapabilecegini açiklamisti. Günümüzde çocuklar, iki yasinda soyutlama yapiyor; okuma yazma ve matematik ögreniyor." diye konustu.

4+4+4 beyin gelisimine uygundur.
4-6 yaslarinda ögrenme kapasitesinin üst düzeyde oldugunu söyleyen Günes, "4-6 yaslarinda beynin her iki lobu birlikte kullanilmaya baslanir. 4-6 yaslarda ögrenme kapasitesi üst düzeydedir. Bu nedenle yeni yapilanma, beyin gelisimine uygundur.” dedi. Prof. Dr. Günes, sekiz yillik zorunlu egitim sisteminde ögrencilerin özellikleri ve düzeylerinin dikkate alinamadigini, ögrenci merkezli egitimin amacina ulasmadigini ve sekiz yillik zorunlu egitim sisteminin günümüz egitim yönetimi anlayisina, toplam kalite yönetimine uygun olmadigini belirtti.

Siddetin artmasinin temel nedeni, sekiz yillik kesintisiz egitimdir.
Bir müdür ve üç müdür yardimcisinin, sekiz yili kapsayan ilkögretim okulunu yönettigini; yöneticilerin, ögretmeni ve ögrencileri yeterince taniyamadigini; yöneticilerin bina, araç gereç, yakit, temizlik vb. konulardan egitime zaman ayiramadigini belirten Günes, "Ögrenci, sekiz yil ayni okula gidiyor; ayni okul kiyafetini giyiyor. Ayni kisilerle dostluk kuruyor ya da kavga ediyor. Olumlu ve olumsuz durumlar, sekiz yil sürüyor; sosyallesme olumsuz yönde gelisiyor. Bu durum da siddete ortam hazirliyor. Siddetin artmasinin temel nedeni, sekiz yillik kesintisiz egitimdir.” diye konustu.

Ilkokul ögrencilerine sanati sevdiremezseniz ortaokulda, o çocugun duygularini kontrol edemezseniz.
Daha sonra konusan Edebiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Ismet Emre, günümüzde Bati referansli bir sistemin var oldugunu, öncelikle egitim sisteminde ögrencinin zekâ gelisiminin yaninda ruhsal gelisimine de deger verilmesi gerektigini belirtti. Insanin özüne faydali olabilecek bir egitim sisteminin olusturulmasi gerektigini belirten Emre, “Ilkokul ögrencilerine sanati sevdiremezseniz ortaokulda, o çocugun duygularini kontrol edemezseniz.” dedi.

4+4+4 egitim sistemine, 28 Subat sürecinin yapay bir egitim sistemi olusturmasi nedeniyle ihtiyaç duyuldugunu ifade eden Emre, “Bir taraftan Avrupa Birligi entegrasyon sürecini yasayacaksiniz, bir yandan da sekiz yillik kesintisiz egitimi sürdüreceksiniz. Bu artik gereksizlesmisti.” dedi.

Panelde en son konusan Doç. Dr. Nuriye Semerci, “Ilk dört yil, bireyin temel egitimini kapsamasinin yaninda, diger kademelere temel teskil etmektedir. Daha üst kademelerin verimliligi, büyük oranda temel egitime baglidir. Bu nedenle temel egitime çok özen gösterilmelidir.” dedi. Okul öncesinden baslayarak güçlü bir mesleki rehberlik ve yöneltme sistemi olusturulmasi gerektigini belirten Semerci, "Çocuklarin yetenekleri, çok küçük yaslarda tespit edilmeli. Egitim süreci içerisinde ilgi alanlari yeniden tespit edilmeli. Farkli dallara kaymak isteyenler için olanaklar taninmali. Çocuklar, çok küçük yaslardan itibaren sevdikleri dallara yönlendirilmeli; ders geçme degil, dersi sevdirme daha önemli tutulmalidir.” diye konustu.